TEMMUZ AYI MÜZİK RAPORU
Oasis Geri Döndü: Live ’25 Turnesiyle Britpop Efsanesi Sahnede
16 yıl aradan sonra Oasis resmen sahnelere döndü. Britpop’un kült grubu, Live ’25 adlı turnesiyle hem hayranlarına hem de müzik tarihine unutulmaz bir geri dönüş yaşatıyor. Liam ve Noel Gallagher’ın nihayet bir araya gelmesiyle start alan turne, 4 Temmuz 2025’te Cardiff’teki Principality Stadium’da rekor katılımla başladı.
Kardeşlerin Barışı ve Efsanevi Kadro Yeniden Buluştu:
Turnede sahne alan kadroda yalnızca Liam ve Noel değil; gitarist Gem Archer, basçı Andy Bell, kurucu üyelerden Paul “Bonehead” Arthurs ve davulda Joey Waronker da yer alıyor. Grupta orijinal kimliğe sadık kalınarak, 90’lar ruhu sahneye taşınıyor.
Tüm Dünyayı Kapsayan Dev Turne:
İlk etapta yalnızca Birleşik Krallık ve İrlanda’yı kapsayan 17 konser duyurulmuştu, ancak yoğun taleple birlikte Kuzey Amerika, Latin Amerika, Asya ve Avustralya konserleri de eklendi. Turne 23 Kasım’da São Paulo’da sona erecek ve toplamda 41 şehirde gerçekleşecek.
Duygusal Anlar ve Rekor Talep:
Cardiff konseri, Liam ve Noel’in yıllar sonra sahnede birbirlerine sarılmasıyla duygusal bir ana sahne oldu. Manchester Heaton Park’ta gerçekleşen konser ise hem yağmur altında hem de büyük bir nostaljiyle anıldı. 14 milyonun üzerinde bilet talebi alan turne, birçok şehirde satışa çıkar çıkmaz tükendi.
Yeni Şarkı Yok, Ama Nostalji Zirvede:
Grubun menajeri turnenin yalnızca klasik şarkılara odaklanacağını ve yeni bir albüm planlarının olmadığını açıkladı. Konser repertuvarında “Supersonic”, “Champagne Supernova”, “Wonderwall” ve “Don’t Look Back in Anger” gibi ikonik parçalar yer alıyor. Bu geri dönüş aynı zamanda “Definitely Maybe” albümünün 30. yılına denk gelmesiyle birlikte özel baskı plaklar da yeniden piyasaya sunuldu.
Konser Filmi Yolda:
Steven Knight (Peaky Blinders) prodüktörlüğünde, Dylan Southern & Will Lovelace yönetmenliğinde hazırlanan Oasis Live ’25 konser filmi de yakında vizyona girecek. Film, turnenin sahne önü kadar sahne arkasını da gözler önüne serecek.
Britpop’un Kalbi Yeniden Atıyor:
Britpop’un simge grubu Oasis, yıllarca süren kavgalı ayrılığın ardından yeniden bir araya gelerek müzik tarihine adeta damga vurdu. Bu “son büyük buluşma”, yalnızca eski hayranları değil, Oasis’i ilk kez canlı izleme şansı yakalayan yeni kuşağı da büyülüyor.
Karanlıklar Prensi Ozzy Osbourne, 76 Yaşında Hayatını Kaybetti
Heavy metal müziğin en önemli figürlerinden, Black Sabbath’ın kurucu solisti Ozzy Osbourne, 76 yaşında hayatını kaybetti. Osbourne ailesi tarafından yapılan açıklamada, “Sevgili Ozzy’mizin bu sabah aramızdan ayrıldığını büyük bir üzüntüyle bildiriyoruz. Ailesiyle birlikteydi, sevgiyle çevriliydi” denildi.
Resmî ölüm nedeni henüz açıklanmadı. Ancak Osbourne, son yıllarda Parkinson hastalığı da dahil olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarıyla mücadele ediyordu. Sanatçının son konseri, 5 Temmuz 2025’te memleketi Birmingham’da gerçekleşti. Bu konser, Metallica ve Slayer gibi isimlerin de sahne aldığı büyük bir etkinliğe dönüştü. Konserin “Back to the Beginning: Ozzy’s Final Bow” adıyla filme uyarlanması planlanıyor.
1948’de İngiltere’nin Birmingham kentinde doğan John Michael Osbourne, 1960’ların sonunda Black Sabbath’ı kurarak müzik tarihine yön verdi. 'Paranoid', 'Iron Man' ve 'War Pigs' gibi şarkılarla hard rock ve heavy metalin temellerini atan grup, karanlık temaları ve güçlü riff’leriyle bir kuşağın müzikal yönelimini belirledi.
1979’da Black Sabbath’tan ayrıldıktan sonra solo kariyerine başlayan Ozzy Osbourne, 'Crazy Train' gibi klasiklere imza attı. 1996’da Sharon Osbourne ile birlikte Ozzfest’i hayata geçirdi. 2002’de başlayan The Osbournes reality dizisiyle geniş kitlelere ulaştı. Son solo albümleri 'Ordinary Man' (2020) ve 'Patient Number 9' (2022) büyük beğeni topladı. 2024’te Rock & Roll Hall of Fame’e solo sanatçı olarak da dahil edildi.
Black Sabbath üyeleri Osbourne’un ardından kısa ama anlamlı bir mesajla anma yaptı: “Ozzy Forever”.
Matt Cameron, Pearl Jam'e Veda Etti
Pearl Jam’in uzun süredir davulcusu olan Matt Cameron, grupla yollarını ayırdığını açıkladı. Haber, bugün hem Cameron hem de grup üyeleri tarafından sosyal medyada paylaşıldı. 1998’den beri Pearl Jam’in bir parçası olan Cameron; Eddie Vedder, Stone Gossard, Mike McCready ve Jeff Ament’e teşekkür etti. Ancak ayrılık kararının sebebiyle ilgili ne Cameron ne de grup üyeleri bir açıklamada bukundu.
Pearl Jam, kariyerinin ilk yıllarında bir türlü davulcuyu tutturamamıştı. İlk davulcu Dave Krusen,1991’de ayrılmış, yerini kısa bir süreliğine Matt Chamberlain almıştı. Sonrasında Dave Abbruzzese üç yıl kadar görev yaptı, ardından 1994’te Jack Irons geldi. 1998’de ise koltuğa Matt Cameron oturdu ve o günden beri grubun “sabit elemanı” haline geldi.
Cameron, Pearl Jam'e katıldığında grup zaten Ten, Vs., Vitalogy, No Code ve Yield gibi beş dev albümü yayınlamıştı. Onun Pearl Jam’le çıkardığı ilk albüm 2000’deki Binaural oldu. Son olarak 2024’te çıkan Dark Matter dahil tüm albümlerde yer aldı.
Tabii Matt Cameron'ın müzik geçmişi Pearl Jam’le başlamadı. Gruba katılmadan önce, 80’lerin sonundan itibaren Soundgarden'ın davulcusuydu ve Badmotorfinger, Superunknown gibi albümlerde çaldı. Ayrıca Chris Cornell’le ve Pearl Jam üyeleriyle kurulan Temple of the Dog projesinde de yer aldı.
Cameron, Pearl Jam dışında da oldukça üretken bir müzisyen. 2013’te Zach Hill ve Janet Weiss’la birlikte Drumgasm albümünü çıkardı. 2017’de kendi solo albümü Cavedweller’ı yayınladı. Son olarak Nirvana’dan Krist Novoselic ve Soundgarden’dan Kim Thayil ile 3rd Secret adlı grupta çaldı.
2017’de Pearl Jam’le Rock and Roll Hall of Fame’e giren Cameron, bu yıl da Soundgarden üyesi olarak aynı onuru bir kez daha yaşayacak.
The Charlatans’tan Yeni Albüm: 'We Are Love' 31 Ekim’de Yayında
The Charlatans, uzun zamandır beklenen yeni albümleri 'We Are Love’ı duyurdu. 2017 tarihli 'Different Days’ten bu yana gelen ilk stüdyo albümü olacak 'We Are Love', 31 Ekim'de sevenleriyle buluşacak.
Grubun toplamda on dördüncü stüdyo albümü olma özelliğini taşıyan çalışma, The Charlatans için özel bir anlamı olan Galler’deki tarihi Rockfield Stüdyosu’nda kaydedildi.
Frontman Tim Burgess, bu seçimi şöyle açıklıyor: “Grubun tarihinde önemli bir yeri olan Rockfield’a dönmek, hem geçmiş üyeleri onurlandırmak hem de kendi mirasımızı yeniden keşfetmek anlamına geliyor. Geçmişin enerjisini hissedip onu taze, yepyeni bir şeye dönüştürüyoruz.”
Albümle aynı adı taşıyan çıkış şarkısı We Are Love, enerjik gitarlar ve coşkulu melodisiyle özellikle festival sahneleri için biçilmiş kaftan olarak yorumlanıyor. Burgess, bu şarkıyı “favori filminizin sonunda üstü açık bir arabayla sahil boyunca harika bir yere doğru yolculuk ediyormuşsunuz gibi” sözleriyle tanımlıyor.
The Charlatans, 'We Are Love' albümünü yaratırken sadece geçmişe dönüp nostaljik bir yolculuğa çıkmakla kalmadı; aynı zamanda çağdaş müzik dünyasının güçlü isimleriyle de iş birliği yaptı. Albümün prodüksiyonunda Dev Hynes (sahne adıyla Blood Orange), Britpop dönemi efsanelerinden Stephen Street (The Smiths, Blur) ve Fred Macpherson (Spector) gibi farklı kuşaklardan yaratıcı figürler bir araya geldi.
The Rapture, 15 Yıl Aradan Sonra Turneye Çıkıyor
Dance-punk sahnesinin öncülerinden The Rapture, Kuzey Amerika ve Avrupa’yı kapsayan yeni bir turneye çıkacağını duyurdu. Grup adına yapılan basın açıklamasında bu turne, “15 yıl aradan sonra gerçekleşecek ilk gerçek kapsamlı turne” olarak tanımlanıyor. The Rapture, 2019 ve 2020 yıllarında birkaç özel birleşme konseri vermişti; ancak bu yeni tur, grubun sahnelere tam anlamıyla dönüşünü simgeliyor.
Turnede grubun kurucu üyelerinden Luke Jenner’a, henüz açıklanmamış yeni müzisyenler eşlik edecek. Konserler Eylül, Ekim ve Kasım aylarına yayılacak.
Luke Jenner, turneyle ilgili şu açıklamayı yaptı: “Bu, uzun zamandır beklenen bir şeydi. Yıllar önce gruptan ayrıldığımda, hayatımı yeniden toparlamaya ihtiyacım vardı. Evliliğimi kurtarmam, oğlum için orada olmam ve en önemlisi kendimle yüzleşip çalışmam gerekiyordu. Bu turne, benim için tamamen yeni bir dönemin başlangıcı. Geçmişte yaşadığım her şey, aldığım her ders bu noktaya geldi. Müzik sayesinde ulaşmak istediğim her şeye ulaştım. Şimdi ise o müziği, bir zamanlar benim ihtiyaç duyduğum gibi, başka insanlara da yardımcı olmak için kullanacağım.”
The Rapture, 2014 yılında resmen dağılmıştı. Orijinal kadrolarıyla çıkardıkları son albüm olan In the Grace of Your Love, 2011 yılında yayımlanmıştı. Grup, yeniden bir araya gelmesine rağmen henüz yeni bir müzik yayınlamadı.
Soulwax Yedi Yıl Aradan Sonra Albümle Dönüyor: 'All Systems Are Lying' Yolda
Belçikalı elektronik müzik ikilisi Soulwax, yedi yıllık sessizliğini bozuyor. Kardeşler David ve Stephen Dewaele tarafından kurulan grup, yeni albümleri 'All Systems Are Lying’i 17 Ekim’de Deewee/Because Music etiketiyle yayınlayacak. 2018 tarihli 'Essential' albümünün ardından gelen bu yeni çalışmadan iki şarkı da dinlemeye açıldı: Albümle aynı adı taşıyan 'All Systems Are Lying' ve 'Run Free'.
Basın açıklamasında, Soulwax yeni albümlerini şu sözlerle tanımlıyor: “Bu, elektro gitar kullanılmadan yapılmış bir rock albümü. Elektronik enstrümanlarla çalan bir grubun canlı, yüksek sesli ve özgür hissini yakalamak istedik. Bu albüm, işte o deneyin sonucu.”
Soulwax, albüm çalışmalarının yanı sıra 2manydjs mahlasıyla DJ performanslarına devam ediyor ve aynı zamanda kendi plak şirketleri Deewee’yi işletiyor. Son yıllarda Deewee; Charlotte Adigéry, Bolis Pupul ve Marie Davidson gibi isimlerin dikkat çekici projelerine ev sahipliği yaptı.
Yeni albüm, Soulwax’in sahne enerjisini stüdyo ortamına taşıyan deneysel bir yaklaşımın ürünü olarak öne çıkıyor. 'All Systems Are Lying', elektro gitar olmadan da rock yapılabileceğini göstermeye aday.
Nine Inch Nails, Yeni Tron Filmi İçin Bestelendiği Soundtrack Albümünü Duyurdu
Nine Inch Nails, uzun süredir beklenen 'Tron: Ares' filminin müziklerini besteledi. Trent Reznor ve Atticus Ross imzası taşıyan Tron: Ares (Original Motion Picture Soundtrack) albümü, 19 Eylül’de Interscope Records etiketiyle piyasada olacak. Albümden yayınlanan ilk şarkı 'As Alive As You Need Me To Be' dinlemeye açıldı. Aynı zamanda filmin resmi fragmanı da izleyicilerle buluştu.
'As Alive As You Need Me to Be', Reznor ve Ross’un son yıllarda birlikte yaptığı pek çok iş birliğinin ardından, resmi olarak yayınlanan ilk Nine Inch Nails şarkısı olma özelliğini taşıyor. Grup en son 2021’de Health ile ortak çalışmaları 'Isn’t Everyone' adlı şarkıyla ses getirmişti. Ayrıca bu albüm, 2020 yılında yayınlanan 'Ghosts V: Together' ve 'Ghosts VI: Locusts'tan bu yana çıkan ilk resmi Nine Inch Nails albümü olacak.
Nine Inch Nails, şu sıralar Peel It Back Tour kapsamında sahne almaya devam ediyor. Ayrıca Kasım ayında, Reznor ve Ross'un küratörlüğünü üstlendiği ilk Future Ruins festivali gerçekleşecek.
Tron: Ares’in hem müzik hem de görsel dünyasında, Nine Inch Nails’in karanlık ve atmosferik imzası şimdiden büyük heyecan yaratmış durumda.